MUHACİR EDEBİYAT SEMPOZYUMU

SONUÇ BİLDİRGESİ




Türkiye Yazarlar Birliği, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Türk Dil Kurumu ve Kilis Valiliği paydaşlığında tertip edilen Muhacir Edebiyat Sempozyumu, 24-25 Ekim tarihlerinde Kilis’te gerçekleştirilmiştir. Sempozyuma Türkiye’nin muhtelif üniversite ve kurumlarında hizmet veren birçok akademisyen ve yazarla beraber, şu anda Türkiye’de ikamet eden Suriye ve Filistin uyruklu edebiyatçı ve akademisyenler iştirak etmiştir. Sempozyumun ilk oturumunda, hâlihazırda üzerinde yaşadığımız Türkiye coğrafyasının Osmanlı döneminden başlayarak beslediği ve maruz kaldığı göç hareketliliklerine dair tarihsel bir arka plan sunulmuş, bu minvalde Balkan Göçleri teması hususi olarak işlenmiştir. Sempozyumun ikinci oturumu, Türkiye için sıcak bir gündem maddesi olarak kalmaya devam eden mülteci meselesinin sosyolojik bağlamına hasredilmiştir. Suriyeliler başta olmak üzere Türkiye topraklarında yaşayan milyonlarca göçmenin baş edilmesi gereken bir kriz olarak görülmek yerine, Ülke menfaatleri lehine yönetilmesi gereken değerli bir insan kaynağı olarak değerlendirilmesinin lüzumlu olduğu vurgusu yapılmıştır. Bu bağlamda göçün, tarihin ilk dönemlerinden başlayarak medeniyetleri kuran, besleyen ve zenginleştiren müspet bir insani devinim olduğu mesajı verilmiştir. Sempozyumun üçüncü oturumunda Muhacir Edebiyata yönelik yeni metodik yaklaşımlar geliştirme çabası ön plana çıkmıştır. Muhtelif başlıklar altında işlenebilen Muhacir Edebiyat/Göç Edebiyatı sahasına somut yeni bir yöntem öneren bu çaba, göç romanları çözümlemesine yeni bir soluk ve perspektif kazandırmaya namzettir. Sempozyumun ikinci gününde Arap Edebiyatında Mehcer düşüncesi, yerli ve Arap yazar/akademisyenler tarafından tartışmaya açılmıştır. Göç temasını doğrudan ya da dolaylı olarak işleyen yerli ve yabancı film ve roman örnekleri analitik bir zeminde tartışılmıştır. Türkiye’de yaşayan muhacir yazarların Türkiye’de yayın yapma imkânları ve ülke sathında bulunan basın yayın organlarıyla ne kadar iletişim içinde oldukları meselesi, sempozyumun üzerinde durduğu önemli meselelerden biridir. Ayrıca yerli ve muhacir yazarların işbirliği imkânları ve kolektif çalışma olanaklarının nasıl geliştirilebileceği sorusu da büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Göç meselesini edebiyatıyla değerlendiren sempozyumumuz en kısa süre içinde kitaplaştırılarak ilgililerin dikkatine sunulacaktır. Programımızın sonunda basınımızla paylaşacağımız sonuç bildirgemiz şu şekildedir:

 

  1. Göç üst anlamıyla kişinin kendisini bulması, bilmesi ve nihayetinde olması yolculuğudur.
  2. Yaşadığımız dünyada hepimiz gurbette birer muhacir konumundayız. Vatanlarından bir sebeple uzak düşmüş muhacirlere hicret dünyasında ensâr olabilmek, bizim gurbet yolculuğumuzu sılaya bağlayabilecek hasletleri içinde barındırmaktadır.
  3. Hâlihazırda üzerinde yaşadığımız Anadolu Coğrafyası, çok eski tarihlerden başlayarak birçok göç hareketine hem kaynaklık etmiş hem de ev sahipliği yapmış, insanıyla velûd, toprağıyla mümbit bir coğrafyadır.
  4. Göç hareketleri, yöneldikleri ülkelerin fiziki imarı ve kalkınmasına vesile olabildiği gibi, toplumda da tekamülle neticelenen manevi bazı değişim ve dönüşümlere de sebep olabilmektedir.
  5. Ecdadımız, planlı veya plansız olarak göç ettikleri diyarlara sadece maddi alışkanlıklarını götürmemiş, din-i Mübin-i İslâm’ın mümtaz değer ve ilkelerini yaşamlarında tecessüm ettirerek gönülleri âbâd etmişlerdir. 
  6. Göç, bir tarafıyla öteki yaratan bir hissiyatı tahrik edip, yabancı düşmanlığını tetikleyebildiği gibi, hem dini hem örfî değerlerimiz arasında müstesna bir yere sahip olan diğerkâmlığa vücut imkânı veren en önemli sebeplerden biridir.
  7. Müslüman bir toplumda adalet ve muhabbeti tesis etmenin en önemli gerekliliklerinden biri de muhacirlere hissettirilecek olan diğerkâmlık hasletini neşredip yaymaktır.
  8. İnsanlık kadar eski bir olgu olan göç, yarattığı beşeri devinim vesilesiyle medeniyetler için hem kurucu hem de zenginleştirici bir güç ve hüviyeti bünyesinde barındırmaktadır.
  9. Göçler genel itibariyle gayr-i tabii şartlar sebebiyle ortaya çıktığı için, göçün yöneldiği ülkelerde bir kaos ve kriz yaratmaya da namzettir. Bu sebeple göç hareketliliklerinin ilgili kurum ve makamlar tarafından büyük dikkat ve itinayla takip edilmesi, bu göçlerin dahilde bir huzursuzluğa sebep olmaması için gerekli bütün tedbirlerin alınması oldukça önemlidir.
  10. Muhacirlik meselesini baş edilmesi gereken bir kriz ya da sorun gibi görmek yerine, ülke ve toplum menfaatlerine tahvil edilebilecek değerli bir beşeri sermaye kaynağı olarak değerlendirmek gerekmektedir.